Maviş Bulut ve Minnoş Kedi
Maviş Bulut, kendini rüzgara bırakmış,
gökyüzünde bir o yana bir bu yana salınıyordu. Tıpkı salıncakta sallanan
çocuklar gibi. Bir yandan da aşağısını seyrediyordu.
Aşağıda akasya ağacının en üst dalında
dolaşan yavru bir kediyi farketti. Maviş gözlerine inanamadı, yavru kedinin
orada ne işi olabilirdi ki!
Maviş’in gözleri yavru kedinin annesini
aradı, ama maalesef ortalarda görünmüyordu.
Ağaç tepesindeki bu yavru kedinin adı
Minnoş’tu. Minnoş, bu yıl doğan dört yavru Van kedisinden biriydi. Van
kedilerinin en önemli özelliği tüylerinin beyaz ve gözlerinin mavi-yeşil
olmasıydı. Minnoş’un da içinde bulunduğu bu kedi ailesini ev sahibi çok
seviyordu.
Yavru kedilerin içinde en
meraklısı oydu. Yaşadıkları ev akasya ağacının yanındaki apartmanın en üst katıydı.
Ancak Minnoş doğduğu günden itibaren evdeki her yeri her şeyi merak ediyordu.
Annesi onu ne zaman arasa bulamıyordu. Bütün evi dolaşmak zorunda kalıyordu,
bazen onu çamaşır sepetinin içinde, bazen bir örgü yumağının peşinde, bazen de
perdelerin arkasına saklanmış halde buluyordu. Ama bugün nereye baktıysa
Minnoş’u bulamamıştı.
Oysaki Minnoş pencerenin
hemen dışındaki Akasya ağacının en üst dalındaydı. “Miyav Miyav “diye bağırsa
da annesine sesini duyuramıyordu. Çünkü pencereler kapalıydı. Halbuki daha yarım saat öncesine
kadar pencereler açıktı. Ev sahibi evi havalandırmak için pencereleri açmıştı.
Yerinde duramayan Minnoş pencerenin açılmasını fırsat bilmiş ve hemen pencerenin
dışındaki akasya ağacının dalına atlayıvermişti. Bunu bir oyun sanıyordu
Minnoş. Rüzgarın etkisiyle dal pencereye bir yaklaşıyor bir uzaklaşıyordu.
Pencereye çok yaklaştığı bir anda Minnoş dalın üzerine atlayıvermişti. Dalın
üzerinde durmak hiç de kolay değildi. Rüzgarın da etkisiyle bir an düşme
tehlikesi geçirdi. Tırnaklarını dala sıkı sıkıya geçirerek dalın gövde tarafına
doğru ilerlemeye başladı. Arkasına döndü pencereye baktı, artık dalın ucuna kadar
gidip oradan pencereye atlaması imkansızdı. Zaten tam o sırada ev sahibi de
gelip pencereyi kapatmıştı. Şimdi artık eve ulaşması imkansızdı. Miyavlayarak
yardım istiyor ama onu kimse duymuyordu.
Minnoş yere inmişti ama içine
büyük bir umutsuzluk kaplamıştı. Gözlerini yukarıya çevirdi, yaşadığı ev çok
yukarıda kalmıştı. Tam ne yapacağını düşünürken ev sahibinin sesini duydu.
“Minnoş’um sen nasıl indin aşağıya bakayım” derken, kendisini ev
sahibinin kucağında buluverdi. Ev sahibi koşar adım apartmana girdi. Biraz
sonra ev sahibi dairesine ulaşmıştı. Minnoş’un annesi ve kardeşleri tekrar
onunla buluştukları için çok sevinçliydiler. Minnoş koşarak pencerenin kenarına
gelip gökyüzüne baktı. Maviş bulut bir el şekline bürünmüş Minnoş’a el
sallıyordu. Minnoş da el salladı.
Sevgili arkadaşımız Mustafa Atış'a çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder